Nezaket Kurallarına Aykırı Davranışlar: Kaçınmanız Gereken 30 Örnek
Hey millet! Bugün sizlerle sosyolojinin en temel taşlarından biri olan nezaket kurallarını ve bu kurallara uymayan davranışları konuşacağız. Çevremizdeki insanlarla daha sağlıklı ve keyifli ilişkiler kurabilmemiz için nezaket gerçekten de çok önemli, değil mi? Bazen farkında olmadan yaptığımız veya şahit olduğumuz öyle davranışlar var ki, insanın "Yok artık!" dediği türden. Bu yazıda, tam olarak 30 tane, günlük hayatta sıkça karşılaştığımız veya karşılaşabileceğimiz, nezaket kurallarına pek de uymayan davranış örneğini inceleyeceğiz. Amacımız kimseyi yargılamak değil, sadece bu tür davranışları fark ederek kendimizi ve çevremizdekileri daha iyi anlayabilmek. Hazırsanız, bu toplumsal ilişkilerimizi derinden etkileyen konuya bir dalış yapalım!
Günlük Hayatta Karşılaşılan Nezaketsiz Davranışlar
Arkadaşlar, günlük hayatımızda öyle çok fazla nezaketsiz davranışla karşılaşıyoruz ki, bazen bunların ne kadar yaygın olduğunu bile fark etmiyoruz. Bu durumlar, küçük gibi görünse de, insanların birbirleriyle olan bağlarını zayıflatabilir ve toplumsal uyumu olumsuz etkileyebilir. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar, aslında sadece bireylerin değil, toplumun genelindeki iletişimi ve empati düzeyini de yansıtıyor. Örneğin, birisiyle konuşurken sürekli telefonuna bakmak, ona yeterince değer vermediğinizi gösterir. Bu, karşınızdaki kişiyi önemsiz hissettirebilir ve sohbetin akışını bozar. Benzer şekilde, toplu taşımada yüksek sesle konuşmak, başkalarının rahatsız olmasına neden olur ve bu da bir nezaketsizlik örneğidir. Bunlar gibi daha nice örnek var ki, aslında hepimizin dikkat etmesi gereken temel incelikler. Bu noktada, nezaket kurallarına aykırı davranışlar üzerine odaklanarak, bu tür durumların nedenlerini ve sonuçlarını irdelemek, hepimiz için faydalı olacaktır. Unutmayın, küçük bir nezaket hareketi bile büyük farklar yaratabilir. İnsanlarla etkileşimde bulunurken gösterdiğimiz özen, aslında kendi toplumsal kimliğimizi de şekillendirir. Birbirimize karşı daha anlayışlı ve saygılı olmak, daha yaşanabilir bir çevre yaratmamızın anahtarıdır. Bu davranışları analiz ederken, sadece neyin yanlış olduğunu değil, aynı zamanda doğru olanın ne olduğunu da anlamaya çalışacağız. Bu sayede, hem kendi davranışlarımızı gözden geçirebilir hem de çevremizdekileri daha yapıcı bir şekilde uyarabiliriz. Unutmayın, iletişim sadece konuşmak değildir; aynı zamanda dinlemek, anlamak ve karşımızdakine değer verdiğimizi hissettirmektir. İşte bu yüzden, nezaketin önemi ve onun karşıtı olan kabalık üzerine bu detaylı inceleme, hepimiz için bir başlangıç noktası olacaktır. Bu makalede ele alacağımız 30 örnek, bu konunun ne kadar geniş ve derin olduğunu gözler önüne serecek.
1. Sohbet Sırasında Telefonla Sürekli İlgilenmek
Arkadaşlar, gelin şu duruma bir bakalım: Siz biriyle samimi bir sohbet içindesiniz ve karşınızdaki kişi sürekli telefonuna bakıyor, mesajlara cevap veriyor ya da sosyal medyada geziniyor. Bu durum, nezaket kurallarına uymayan davranışlar listesinin başında yer alıyor, değil mi? Karşınızdaki insana "Seninle sohbet etmek benim için o kadar da önemli değil, telefonum daha değerli" mesajını vermek gibi bir şey bu. Düşünsenize, biri size bir şey anlatırken siz sürekli başka şeylerle ilgilenseniz nasıl hissederdiniz? Muhtemelen önemsenmediğinizi, sohbetinize değer verilmediğini hissederdiniz. Bu, özellikle birebir iletişimde karşıdaki kişinin duygusal yatırımını hiçe saymaktır. İletişim, iki yönlü bir süreçtir ve karşınızdaki kişiye odaklanmak, onun söylediklerini dinlemek ve anlamaya çalışmak, bu sürecin en temel parçasıdır. Telefonunuza bakma ihtiyacınız acil bir durumdan kaynaklanmıyorsa, yani gerçekten önemli bir arama veya mesaj değilse, bunu ertelemek en doğrusudur. Bu durum, sadece bireysel ilişkilerde değil, profesyonel ortamlarda da ciddi sorunlara yol açabilir. Bir toplantı sırasında patronunuz konuşurken sürekli telefonunuza bakmak, kariyerinize zarar verebilir. Telefonla ilgilenmek, karşınızdaki kişiye doğrudan bir saygısızlık olarak algılanır ve bu da ilişkinin geleceği hakkında olumsuz ipuçları verir. Elbette, acil durumlar olabilir, ancak bu tür durumları açıkça belirtmek ve gerekçelendirmek, karşıdaki kişinin anlayışını kazanmanıza yardımcı olabilir. Örneğin, "Kusura bakmayın, bir yakınım hasta da, acil bir haber bekliyorum" gibi bir açıklama, durumu farklı bir boyuta taşıyabilir. Ancak genel olarak, birisiyle konuşurken telefonunuzu elinizden bırakmak ve tam olarak ona odaklanmak, basit ama çok güçlü bir nezaket göstergesidir. Bu basit eylem, karşınızdaki kişinin sizin için ne kadar değerli olduğunu gösterir ve iletişimin kalitesini artırır. Unutmayın, kaliteli iletişim, kaliteli ilişkilerin temelidir.
2. Toplu Taşıma Araçlarında Yüksek Sesle Konuşmak veya Müzik Dinlemek
Arkadaşlar, hepimiz toplu taşımada yolculuk yaparken bazen kendimizi biraz daha rahat hissetmek isteriz, değil mi? Müzik dinlemek, bir arkadaşımızla telefonda konuşmak gibi. Ama bazen bu rahatlık, başkalarının rahatını kaçıracak seviyelere çıkabiliyor. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar arasında en sık rastlananlardan biri de toplu taşımada yüksek sesle konuşmak veya kulaklıkla dinlediğiniz müziğin etrafa yayılması. Düşünsenize, yorgun bir günün sonunda eve dönerken biraz sessizlik arıyorsunuz ama yanınızdaki kişi sanki bir konser salonundaymış gibi bağırarak konuşuyor veya telefonunda çalan müziğin bas sesleri bütün vagonu inletiyor. Bu durum, gerçekten insanın sinirlerini bozabiliyor. Bu tür davranışlar, çevredeki insanlara karşı bir duyarsızlık ve saygısızlık göstergesidir. Herkesin toplu taşıma araçlarında farklı ihtiyaçları olabilir; kimisi dinlenmek, kimisi kitap okumak, kimisi de sadece sessizce yolculuğuna devam etmek ister. Sizin keyfiniz veya ihtiyacınız, başkalarının huzurunu bozmamalıdır. Yüksek sesle konuşmak veya müziğin sesini ayarlamamış olmak, aslında sizin bu hassasiyetleri göz ardı ettiğinizi gösterir. Bu basit nezaket kuralına uymak, yani ses seviyesini ayarlamak veya telefonla konuşurken daha alçak bir ses tonu kullanmak, herkesin yolculuğunu daha keyifli hale getirebilir. Belki de kulaklık kullanıyorsanız, sesin dışarıya sızmadığından emin olmak için bir kontrol yapabilirsiniz. Bu, sadece başkalarına karşı bir saygı göstergesi değil, aynı zamanda sizin de ne kadar düşünceli bir insan olduğunuzu gösterir. Unutmayın, toplu taşıma alanları, herkesin ortak kullandığı alanlardır ve bu alanlarda başkalarının rahatını düşünmek, modern toplumun bir gerekliliğidir. Bu küçük ama önemli adımlar, toplumsal uyumu ve karşılıklı saygıyı güçlendirir. Bu yüzden, bir dahaki sefere toplu taşımada yolculuk yaparken, ses seviyenize bir kez daha dikkat edin; hem sizin hem de çevrenizdekilerin keyfi için.
3. İnsanları İsmen Tanımadıkça Yanlış İsimle Hitap Etmek
Arkadaşlar, bir insanla tanıştığınızda en temel nezaket kurallarından biri, onun ismini doğru hatırlamak ve doğru hitap etmektir, değil mi? Ancak bazen, özellikle yoğun ortamlarda veya uzun süre görüşmediğimiz kişilerle karşılaştığımızda, bu durum biraz kafa karıştırıcı olabilir. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar listesine, insanları ismen tanımadıkça veya yanlış hatırladıkça, ısrarla yanlış isimle hitap etmeyi ekleyebiliriz. Bu, karşınızdaki kişiyi hem rahatsız edebilir hem de sizin onu ne kadar dikkate aldığınız konusunda soru işaretleri yaratabilir. Mesela, Ali'ye Ayşe demek veya Mehmet'e Murat demek, basit bir hata gibi görünse de, karşınızdaki kişi için kendisini yeterince tanımadığınız veya önemsemediğiniz anlamına gelebilir. Özellikle özel isimler söz konusu olduğunda, doğru telaffuz ve doğru hitap, karşınızdaki kişiye verdiğiniz değeri gösterir. Eğer bir ismi hatırlamakta zorlanıyorsanız, bunu kibarca dile getirmek, örneğin "Kusura bakmayın, isminizi tam olarak hatırlayamadım, yardımcı olur musunuz?" demek, karşınızdaki kişi tarafından daha olumlu karşılanacaktır. Bu, sizin dürüstlüğünüzü ve çabanızı gösterir. Yanlış isimle hitap etmek, özellikle isimlerin kişisel kimliğin büyük bir parçası olduğu düşünüldüğünde, hassas bir konudur. Bir insanı doğru ismiyle çağırmak, onun varlığını kabul etmek ve ona saygı duymak anlamına gelir. Yanlış isim kullanmak ise, bu kabulü ve saygıyı zedeleyebilir. Bu durum, sadece bireysel ilişkilerde değil, profesyonel hayatınızda da önemlidir. Bir iş arkadaşınıza veya müşterinize yanlış isimle hitap etmek, profesyonel imajınıza zarar verebilir. Bu nedenle, tanıştığınız kişilerin isimlerini not almak, birkaç kez tekrar ederek akılda tutmaya çalışmak veya emin olmadığınızda kibarca sormak, her zaman en iyi yaklaşımdır. Unutmayın, bir insanın ismini doğru bilmek ve kullanmak, ona verdiğiniz değeri gösteren en temel nezaket kurallarından biridir ve bu, daha sıcak ve samimi ilişkiler kurmanın ilk adımıdır.
4. Birisi Konuşurken Sözünü Kesmek
Arkadaşlar, iletişimde en sık yapılan ama en çok rahatsızlık veren nezaketsizliklerden biri de konuşanın sözünü kesmektir. Nezaketsiz davranışlar arasında bu, hem karşıdaki kişiye saygısızlık olarak algılanır hem de sohbetin akışını tamamen bozar. Birisi bir fikrini anlatırken, bir anısını paylaşırken veya bir sorunu dile getirirken, siz araya girip kendi söyleyeceğinize odaklanırsanız, karşınızdaki kişi kendini duyulmamış ve değersiz hisseder. Düşünsenize, siz bir şey anlatırken sürekli sözünüz kesilse, ne kadar sinirlenirsiniz? Bu durum, iletişimdeki empati eksikliğini gösterir. Karşınızdaki kişinin ne söylemek istediğini tam olarak anlamadan veya onun anlatısını bitirmesine izin vermeden kendi yorumunuzu yapmak veya kendi sorunuzu sormak, aslında dinlemediğinizin bir göstergesidir. Söz kesmek, özellikle de konuyu dağıtacak veya tamamen farklı bir yöne çekecek şekilde yapıldığında, sohbeti yönetmeye çalışan kişinin kontrolünü de kaybetmesine neden olabilir. Bunun yerine, karşınızdaki kişinin konuşmasını bitirmesini sabırla beklemek, ardından düşüncelerinizi veya sorularınızı dile getirmek, çok daha yapıcı ve saygılı bir yaklaşımdır. Eğer gerçekten acil bir durum veya çok önemli bir noktayı eklemek istiyorsanız bile, bunu kibarca bir girişle yapabilirsiniz: "Affedersiniz, söylediğiniz önemli bir noktaya değinmek isterim..." gibi. Ancak bu tür durumlar nadir olmalı ve genellikle konuşmacının anlatısını tamamlamasına izin vermek en doğrusudur. Bu basit nezaket kuralına uymak, hem karşınızdaki kişinin size olan güvenini artırır hem de daha anlamlı ve derin sohbetlerin önünü açar. Unutmayın, iyi bir dinleyici olmak, iyi bir konuşmacı olmaktan daha önemlidir. Sabırla dinlemek, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizin en net göstergelerinden biridir ve bu da nezaket denen o sihirli dokunuşun ta kendisidir.
5. Teşekkür Etmemek veya Rica Etmemek
Arkadaşlar, toplum olarak hepimiz birbirimizden bir şeyler bekleriz ve bir şeyler alırız. Bazen yardım, bazen bir iyilik, bazen de sadece bir bilgi. İşte bu noktada, küçük ama etkili iki kelime devreye girer: "Teşekkür ederim" ve "Lütfen". Bu kelimeleri kullanmamak, yani yardım aldığınızda teşekkür etmemek veya bir şey isterken rica etmemek, nezaketsiz davranışlar kategorisine girer. Bu durum, karşınızdaki kişinin emeğini ve iyiliğini hiçe saymak anlamına gelir. Düşünün ki, bir arkadaşınız size büyük bir iyilik yapıyor ve siz hiç teşekkür etmiyorsunuz. Bu, o arkadaşınızı ne kadar değersiz hissettirir, değil mi? Aynı şekilde, birinden bir şey isterken "Bana şunu verir misin?" yerine "Lütfen bana şunu verebilir misin?" demek, arasındaki farkı görebiliyorsunuzdur. Bu küçük kelimeler, aradaki ilişkiyi yumuşatır, saygıyı artırır ve karşıdaki kişinin size daha istekli yardımcı olmasını sağlar. Teşekkür etmemek veya rica etmemek, genellikle düşüncesizlikten veya belki de bir alışkanlık haline gelmiş kabalıktan kaynaklanır. Ancak bunun farkında olmak ve bu alışkanlığı değiştirmek, hem sizin kişisel ilişkilerinizi geliştirir hem de çevrenizde daha pozitif bir izlenim bırakmanızı sağlar. Birine yardım ettiğinizde, onun içten bir "Teşekkür ederim" duymak sizi nasıl mutlu eder? İşte siz de başkalarına bu mutluluğu yaşatabilirsiniz. Bu, karşılıklı saygı ve değer verme üzerine kurulu bir toplumsal bağın temelidir. Bu yüzden, aldığınız her yardım, gösterilen her nezaket karşısında içten bir teşekkür etmekten ve bir şey isterken nazikçe rica etmekten çekinmeyin. Bu basit ama güçlü nezaket kuralları, ilişkilerinize sıcaklık ve samimiyet katar. Unutmayın, nezaket bir dil gibidir; evrenseldir ve herkes tarafından anlaşılır.
6. Kapıları Arkadan Gelenler İçin Tutmamak
Arkadaşlar, hepimiz bazen aceleyle bir yerlere yetişmeye çalışırız ve kapıyı arkamızdan kapatıp gideriz. Ama bu küçük davranış, aslında çevremizdeki insanlar için ne kadar büyük bir kolaylık sağlayabilir, hiç düşündünüz mü? Nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biri de, arkamızdan gelen biri varken kapıyı arkadan gelenler için tutmamaktır. Özellikle birinin elinde poşetler, çantalar veya bebek arabası varsa, bu durum onlar için gerçekten zorlayıcı olabilir. Düşünün ki, siz ağır bir yükle kapıya doğru yaklaşıyorsunuz ve önünüzdeki kişi kapıyı yüzünüze kapatıveriyor. Bu, sadece bir fiziksel engel değil, aynı zamanda bir duygusal engel de yaratır. Bu basit nezaket eylemi, yani arkamızdan gelen birini fark ettiğimizde kapıyı birkaç saniye tutmak, hem zamandan tasarruf sağlar hem de o kişiye "Seni gördüm ve senin için nazik bir davranışta bulunuyorum" mesajını verir. Bu, karşılıklı yardımlaşma ve toplumsal dayanışmanın en temel göstergelerinden biridir. Kapı tutmak, özellikle kalabalık ortamlarda, insanların birbirine karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Bu, sadece fiziksel bir destek değil, aynı zamanda bir topluluğun parçası olduğunuzu hissettiren ince bir jesttir. Bu eylemi gerçekleştiren kişi, çevresine karşı duyarlı ve düşünceli biri olarak algılanır. Bu nedenle, bir dahaki sefere bir kapıdan geçerken, arkanızda birileri olup olmadığını kontrol edin. Eğer varsa, birkaç saniye durup kapıyı onlar için tutmak, hem onların hayatını kolaylaştırır hem de sizin nezaketinizi ortaya koyar. Bu küçük ama anlamlı jest, toplumsal ilişkilerimizi güçlendirmenin ve daha sıcak bir çevre yaratmanın önemli bir parçasıdır. Unutmayın, nezaket bazen sadece bir kapıyı açık tutmaktır.
7. Göz Teması Kurmadan Konuşmak
Arkadaşlar, bir insanla sohbet ederken en önemli unsurlardan biri de göz temasıdır, değil mi? Gözler, insanın iç dünyasına açılan pencereler gibidir ve onlarla kurulan bağ, iletişimi çok daha derin ve samimi hale getirir. Nezaketsiz davranışlar arasında, birisiyle konuşurken göz teması kurmamak, karşınızdaki kişinin size yeterince odaklanmadığı veya onu dinlemediği izlenimini yaratabilir. Düşünün ki, siz birine bir şeyler anlatıyorsunuz ve karşınızdaki kişi sürekli etrafa bakınıyor, yere bakıyor veya başka bir yöne odaklanıyor. Bu durum, sizin anlattıklarınızın önemsiz veya sıkıcı olduğunu düşünüyormuş gibi bir algı yaratır ve bu da karşınızdaki kişiyi son derece rahatsız eder. Göz teması kurmak, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi, onu dinlediğinizi ve söylediklerine ilgi gösterdiğinizi gösterir. Bu, sadece bir iletişim biçimi değil, aynı zamanda bir saygı ifadesidir. Elbette, sürekli ve sabit bir şekilde göz teması kurmak da rahatsız edici olabilir. Önemli olan, doğal bir şekilde göz temasını sürdürmek ve karşınızdaki kişinin duygusal tepkilerini anlamaya çalışmaktır. Eğer karşınızdaki kişi göz temasından kaçınıyorsa, bu onun çekingenliğinden veya başka bir sebepten kaynaklanabilir, ancak genel olarak, birisiyle konuşurken ona bakmak, iletişimi güçlendirir. Bu basit ama etkili yöntem, karşınızdaki kişinin size güvenmesini sağlar ve sohbetin daha akıcı ilerlemesine yardımcı olur. Bu yüzden, sohbet ederken karşınızdaki kişinin gözlerine bakmaya özen gösterin. Bu, ona verdiğiniz önemi gösterir ve aranızdaki bağı güçlendirir. Unutmayın, nezaketin sessiz dili, gözlerde saklıdır.
8. İnsanların Özel Alanlarına Saygı Duymamak
Arkadaşlar, hepimizin etrafında, kimsenin girmesini istemediği, sadece bize ait olan görünmez bir alan vardır, değil mi? Buna kişisel alan denir ve bu alana saygı duymak, nezaket kurallarına uymayan davranışlardan kaçınmanın temelidir. Birisiyle konuşurken çok yakın durmak, onun eşyalarına izinsiz dokunmak veya kişisel sorular sormak, bu özel alana bir müdahaledir ve karşınızdaki kişiyi rahatsız edebilir. Düşünün ki, biriyle konuşurken bedeniniz onun kişisel alanına giriyor veya sürekli olarak fiziksel temas kurmaya çalışıyor. Bu durum, özellikle çekingen veya mesafeli insanları daha da gerginleştirebilir. Özel alanlara saygı duymak, karşınızdaki kişinin sınırlarını kabul etmek ve ona rahat bir ortam sunmak anlamına gelir. Bu, fiziksel mesafeyi korumakla başlar. Genellikle, samimi ilişkilerde fiziksel mesafe daha azken, daha resmi veya yeni tanışılan ilişkilerde daha fazladır. Bu mesafeyi hissetmek ve ona uymak önemlidir. Ayrıca, bir kişinin eşyalarına dokunmadan önce izin istemek, özel hayatıyla ilgili kişisel sorular sormaktan kaçınmak da bu saygının bir parçasıdır. Bu tür davranışlar, karşınızdaki kişinin size olan güvenini artırır ve daha rahat bir iletişim kurmasını sağlar. Unutmayın, herkesin kendine özgü bir konfor alanı vardır ve bu alana saygı duymak, nezaketin önemli bir göstergesidir. Bu sayede, insanlar kendilerini güvende ve değerli hissederler.
9. İnsanlara Karşı Küçümseyici veya Alaycı Bir Dil Kullanmak
Arkadaşlar, hepimiz zaman zaman espri yaparız, şakalaşırız. Ama bu şakaların sınırları vardır, değil mi? Özellikle, nezaketsiz davranışlar arasında, insanlara karşı küçümseyici veya alaycı bir dil kullanmak, ilişkilerde derin yaralar açabilir. Bu tür davranışlar, karşınızdaki kişinin özgüvenini zedeleyebilir, onu utandırabilir ve hatta ona zarar verebilir. Düşünün ki, sürekli olarak birileri sizinle alay ediyor, sizin yeteneklerinizi, görünüşünüzü veya düşüncelerinizi küçümsüyor. Bu durum, zamanla kişiyi tamamen yıpratabilir. Küçümseyici veya alaycı dil kullanmak, genellikle konuşmacının kendi yetersizliklerini veya güvensizliklerini örtbas etme çabası olabilir. Ancak bunun bedelini başkalarına ödetmek, kesinlikle doğru bir davranış değildir. Toplumda herkesin değerli olduğunu ve saygı görmeyi hak ettiğini unutmamak gerekir. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeli, birbirimizi aşağı çekmek yerine desteklemeliyiz. Bu tür dil kullanımı, sadece bireyler arasında değil, genel toplumsal atmosferde de olumsuz bir etki yaratır. Bu nedenle, iletişimlerimizde daha yapıcı, olumlu ve destekleyici bir dil kullanmaya özen göstermeliyiz. Birinin zayıf noktalarını hedef almak yerine, güçlü yönlerini takdir etmek ve gelişmesi için ona yardımcı olmak, çok daha insancıl ve yapıcı bir yaklaşımdır. Unutmayın, nezaket ve empati, güçlü bir toplumun temel taşlarıdır ve bu taşları yerinden oynatacak her türlü küçümseyici veya alaycı dil kullanımından kaçınmalıyız.
10. Yemek Sırasında Ağızda Yiyecekle Konuşmak
Arkadaşlar, hep birlikte yemek yerken veya bir ziyafette bulunurken dikkat etmemiz gereken en temel kurallardan biri, ağzımız dolu olduğu halde konuşmamaktır. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar arasında bu, hem görsel olarak hoş olmayan bir durum yaratır hem de karşınızdaki kişi için iştah kaçırıcı olabilir. Düşünsenize, biri size bir şeyler anlatıyor ve ağzından dökülen lokmalarla size hitap ediyor. Bu durum, sadece görsel olarak rahatsız edici olmakla kalmaz, aynı zamanda konuşmacının ne dediğini anlamayı da zorlaştırır. Ağızda yiyecekle konuşmak, genellikle küçükken aile içinde öğretilen temel görgü kurallarından biridir. Ancak büyüdükçe bu kuralı unutabiliyoruz veya ihmal edebiliyoruz. Bu kurala uymak, karşınızdaki kişiye saygı gösterdiğinizi ve onunla paylaştığınız yemeğin kalitesini önemsediğinizi gösterir. Yiyeceğinizi yutmadan konuşmaya başlamak, hem daha anlaşılır olmanızı sağlar hem de karşınızdaki kişiye daha temiz ve saygılı bir sunum yapmış olursunuz. Bu, özellikle resmi yemeklerde veya tanımadığınız insanlarla birlikte yemek yerken daha da önemlidir. Bu basit nezaket kuralı, yemek deneyimini herkes için daha keyifli ve konforlu hale getirir. Unutmayın, nezaket sadece sözlerde değil, davranışlarda da gizlidir ve ağızda yiyecekle konuşmamak, bu davranışsal nezaketin önemli bir parçasıdır. Bu sayede, yemeğin tadını çıkarırken, aynı zamanda çevremizdekilerin de keyifli bir zaman geçirmesini sağlayabiliriz.
11. Başkalarının Eşyalarını İzin Almadan Kullanmak
Arkadaşlar, hepimiz bazen bir arkadaşımızın kalemine, şarj aletine veya kitabına ihtiyaç duyabiliriz. Bu normaldir. Ancak bu noktada dikkat etmemiz gereken en önemli husus, bu eşyaları kullanmadan önce mutlaka izin istemektir. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar listesine, insanların eşyalarını izinsiz kullanmayı eklememiz gerekiyor. Çünkü bu, karşınızdaki kişinin özel mülkiyetine bir saygısızlıktır ve ona güvenmediğiniz izlenimini verebilir. Düşünün ki, siz bir eşyanıza çok değer veriyorsunuz ve siz yokken bir başkası onu izinsiz kullanmış. Bu durum, size nasıl hissettirir? Muhtemelen hem endişe hem de bir miktar kızgınlık hissedersiniz. Başkalarının eşyalarını izin almadan kullanmak, karşınızdaki kişinin size güvenini zedeler ve gelecekte size yardım etme konusunda tereddüt etmesine neden olabilir. Bir eşyaya ihtiyacınız olduğunda, bunu nazikçe dile getirmek, örneğin, "Merhaba, bir kalemine ihtiyacım var, kullanabilir miyim?" gibi, hem daha saygılı bir yaklaşımdır hem de karşınızdaki kişinin size hayır deme hakkını tanır. Bu basit adım, aranızdaki güven ilişkisini korur ve sorunsuz bir şekilde ihtiyacınızı karşılamanızı sağlar. Bu, sadece bireysel ilişkilerde değil, ofis ortamları gibi paylaşımlı alanlarda da önemlidir. Birinin masasındaki eşyayı izinsiz almak, o kişinin çalışma düzenini bozabilir ve ona rahatsızlık verebilir. Bu yüzden, bir eşyayı kullanmadan önce her zaman izin istemek, hem sizin sorumluluk bilincinizi hem de karşınızdaki kişiye verdiğiniz değeri gösterir. Unutmayın, nezaket ve saygı, başkalarının malına ve mülküne gösterilen hassasiyetle başlar.
12. Randevu Saatlerine Gecikmek ve Haber Vermemek
Arkadaşlar, günümüzde zaman hepimiz için çok değerli. Özellikle randevu saatleri, planların ve iş akışlarının belirlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu noktada, nezaketsiz davranışlardan en sık karşılaşılanlardan biri de, randevu saatlerine sürekli geç kalmak ve üstelik hiçbir şekilde haber vermemektir. Düşünün ki, siz önemli bir işinizi bırakıp bir randevuya zamanında gidiyorsunuz, ancak karşıdaki kişi yarım saat, bir saat sonra geliyor ve hiçbir açıklama yapmıyor. Bu durum, hem sizin zamanınızın boşa gitmesine neden olur hem de karşınızdaki kişinin size ve onunla yapacağı görüşmeye ne kadar değer verdiğini sorgulatır. Randevu saatlerine gecikmek, karşınızdaki kişinin planlarını altüst eder ve ona karşı bir saygısızlık olarak algılanır. Eğer bir gecikme yaşanacaksa, bunun en kısa sürede ve mümkünse randevu saatinden önce karşı tarafa bildirilmesi, durumun ciddiyetini azaltır ve karşınızdaki kişinin anlayışını kazanmanıza yardımcı olur. "Merhaba, trafik nedeniyle biraz gecikeceğim, tahmini varış sürem şu kadar" gibi bir bilgilendirme, binlerce kelime anlatmaktan daha değerlidir. Bu, sizin sorumluluk sahibi ve düşünceli bir insan olduğunuzu gösterir. Bu basit nezaket kuralına uymak, hem sizin profesyonel ve kişisel imajınızı olumlu etkiler hem de karşınızdaki kişiyle olan ilişkinizin daha sağlıklı bir zeminde ilerlemesini sağlar. Unutmayın, zamanı yönetmek ve başkalarının zamanına saygı duymak, nezaketin temel ilkelerindendir. Bu sayede, hem kendi hayatınızı daha düzenli hale getirirsiniz hem de çevrenizdekilerle olan iletişiminizi güçlendirirsiniz.
13. İnsanlara Yargılayıcı veya Eleştirel Bakmak
Arkadaşlar, hepimiz farklı geçmişlerden, farklı deneyimlerden geliyoruz. Bu da bizi birbirimizden farklı kılıyor. Bu farklılıklarımızı birer zenginlik olarak görmek yerine, bazen insanlara yargılayıcı veya eleştirel bir gözle bakabiliyoruz. Nezaketsiz davranışlardan biri de budur. Birinin giyim tarzını, konuşma biçimini, yaşam tarzını veya düşüncelerini hemen yargılamak, ona karşı ön yargılı olmak, iletişimi daha en başından zedeler. Düşünün ki, siz yeni bir ortama girdiniz ve insanlar size hemen "Şu şöyle yapmış, bu böyle düşünmüş" diye eleştirel gözlerle bakıyor. Bu durum, sizi ne kadar rahatsız ederdi? Yargılayıcı veya eleştirel bakmak, karşınızdaki kişinin kendisini güvensiz ve rahatsız hissetmesine neden olur. Herkesin kendi yolunda ilerleme hakkı vardır ve bizim görevimiz, başkalarının seçimlerine saygı duymak ve onları olduğu gibi kabul etmektir. Elbette, yapıcı eleştiri farklıdır ve gelişim için faydalı olabilir. Ancak burada bahsedilen, kişiyi aşağı çeken, yargılayan ve önyargılı bir bakış açısıdır. Bu tür bir tavır sergilemek yerine, meraklı ve anlayışlı bir yaklaşımla yaklaşmak, insanların hikayelerini dinlemek ve onları tanımaya çalışmak, çok daha yapıcı ve nazik bir davranıştır. Bu, hem sizin daha geniş bir perspektif kazanmanızı sağlar hem de çevrenizdeki insanlarla daha samimi ve güvenli ilişkiler kurmanıza yardımcı olur. Unutmayın, nezaket sadece sözlerde değil, bakış açımızda da gizlidir ve yargılamak yerine anlamaya çalışmak, bu nezaketin en güzel örneklerindendir.
14. Kalabalık Yerlerde Yüksek Sesle Telefon Görüşmesi Yapmak
Arkadaşlar, günümüzde akıllı telefonlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ve haliyle, telefon görüşmeleri de işimizin, sosyal hayatımızın bir parçası. Ancak, bu durum bazen başkalarını rahatsız edebilecek şekilde kullanılabiliyor. Özellikle kalabalık yerlerde, örneğin bir kafede, restoranda veya toplu taşımada, yüksek sesle telefon görüşmesi yapmak, nezaket kurallarına uymayan davranışlardan biridir. Düşünün ki, siz sevdiklerinizle sakin bir sohbet içindesiniz veya kitabınıza dalmışsınız, tam o sırada yan masadan veya yanı başınızdan birinin tiz ve bağırır gibi konuşması sizi rahatsız ediyor. Bu, hem sizin dikkatinizin dağılmasına neden olur hem de karşınızdaki kişiye karşı bir saygısızlık olarak algılanır. Yüksek sesle telefon görüşmesi yapmak, başkalarının konsantrasyonunu bozar ve onlara karşı bir duyarsızlık göstergesidir. Eğer telefon görüşmeniz acilse veya önemliyse bile, bunu daha sakin bir yerde veya daha alçak bir ses tonuyla yapmaya özen göstermek, hem sizin hem de çevrenizdekilerin rahatı için önemlidir. Belki de mümkünse, görüşmeyi daha sessiz bir ortama geçerek veya hatta dışarı çıkarak yapmak en iyisidir. Bu küçük hassasiyet, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi ve onların rahatını düşündüğünüzü gösterir. Bu nedenle, kalabalık yerlerde telefonla konuşurken ses seviyenize dikkat etmek, nezaketin basit ama etkili bir göstergesidir. Bu sayede, hem kendiniz hem de çevrenizdekiler için daha huzurlu bir ortam yaratmış olursunuz.
15. İnsanların Sözlerini Bitirmeden Yorum Yapmak
Arkadaşlar, bir önceki maddede söz kesmekten bahsetmiştik, bu madde ise biraz daha incelikli bir durumu ele alıyor: İnsanların anlattıklarını tam olarak bitirmeden, üzerine yorum yapma eğilimi. Bu durum, nezaket kurallarına aykırı davranışlar arasında yer alır, çünkü karşınızdaki kişinin düşüncelerini tam olarak ifade etmesine fırsat vermeden kendi fikrinizi belirtmek, onun anlatısını değersizleştirebilir. Düşünün ki, biri size bir konu hakkında derinlemesine bilgi veriyor ve siz daha cümlesini bitirmeden "Evet, evet, anladım, ben de tam olarak şunu düşünüyorum..." gibi bir girişle konuyu kendi istediğiniz yöne çekiyorsunuz. Bu, karşınızdaki kişiyi dinlemediğiniz veya onun bakış açısını tam olarak anlamaya çalışmadığınız izlenimini verir. Sözleri bitirmeden yorum yapmak, genellikle acelecilikten veya kendi fikrini daha önemli görme eğiliminden kaynaklanabilir. Ancak bu, iletişimin kalitesini düşürür ve karşınızdaki kişinin kendini ifade etme isteğini kırabilir. Bunun yerine, kişinin anlatısını tamamlamasını sabırla beklemek, ardından düşüncelerinizi veya sorularınızı dile getirmek, çok daha saygılı ve yapıcı bir yaklaşımdır. Eğer gerçekten bir noktayı hemen eklemek istiyorsanız bile, bunu kibarca ve "Söyledikleriniz üzerine düşündüğümde aklıma gelen bir nokta var..." gibi bir ifadeyle yapabilirsiniz. Bu tür davranışlar, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi ve onun bakış açısını önemsediğinizi gösterir. Unutmayın, nezaket, karşınızdaki kişinin düşüncelerini tam olarak dinlemek ve ona sabırla alan tanımakla başlar.
16. İnsanlara Yetersiz İlgi Göstermek (Pasif Agresif Davranışlar)
Arkadaşlar, bazen fiziksel olarak yanımızda olsak bile, ruhumuz oradaymış gibi hissettirmeyebiliriz. İşte bu, nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biri olarak görülen, insanlara yetersiz ilgi göstermektir. Bu durum, genellikle pasif agresif davranışlarla kendini gösterir; yani doğrudan bir tepki göstermeden, dolaylı yollarla rahatsızlığınızı veya ilgisizliğinizi belli etmek. Düşünün ki, biri size bir sorununu anlatıyor ve siz sadece "Hı hı", "Öyle mi?", "Hmm" gibi tek kelimelik, ilgisiz cevaplar veriyorsunuz. Ya da sürekli olarak gözlerinizi deviriyor, derin nefesler alıp veriyorsunuz. Bu tür tepkiler, karşınızdaki kişiye "Senin sorunun beni hiç ilgilendirmiyor" mesajını verir ve onu son derece değersiz hissettirebilir. Yetersiz ilgi göstermek, karşınızdaki kişinin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmek anlamına gelir. İnsanlar, sevdikleri tarafından dinlenilmek, anlaşılmak ve desteklenmek isterler. Bu temel ihtiyaçları karşılamadığınızda, aranızdaki bağ zayıflar. Bu durumun altında yatan nedenler farklı olabilir; belki gerçekten yoğunsunuzdur, belki de karşınızdaki kişiye karşı bir kırgınlığınız vardır. Ancak ne olursa olsun, bu tür pasif agresif davranışlar yerine, daha açık ve dürüst bir iletişim kurmak her zaman daha sağlıklıdır. Eğer gerçekten bir konuya odaklanamıyorsanız, bunu kibarca dile getirebilirsiniz: "Şu an biraz yoğunum, konuşmamızı daha sonra yapsak olur mu?" gibi. Bu, karşınızdaki kişinin size olan saygısını artırır ve iletişiminizi daha şeffaf hale getirir. Unutmayın, nezaket, karşınızdaki kişinin duygusal dünyasına karşı duyarlı olmak ve ona yeterli ilgiyi göstermektir.
17. Teşekkür Beklentisiyle Yardım Etmek
Arkadaşlar, iyilik yapmak, yardım etmek insani bir davranıştır ve bu eylemin kendisi zaten bir ödüldür. Ancak bazen, bu iyiliği yaparken içten içe bir teşekkür veya karşılık bekleme eğiliminde olabiliyoruz. Bu durum, nezaketsiz davranışlar arasında yer alır, çünkü yardımın doğasını değiştirir. Düşünün ki, siz birine bir iyilik yaptınız ve o kişi size teşekkür etmediğinde veya karşılık vermediğinde hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Bu, yardımınızı bir zorunluluk veya bir yatırım gibi görmenize neden olur. Teşekkür beklentisiyle yardım etmek, iyiliğin samimiyetini zedeler. Gerçekten yardım etmek, beklentisiz olmalıdır. Eğer yardımınızın karşılığında bir teşekkür veya takdir bekliyorsanız, bu durum karşınızdaki kişi üzerinde bir baskı yaratabilir ve onu daha da rahatsız edebilir. Bunun yerine, yardımınızı karşılıksız bir sevgi ve destek göstergesi olarak sunmak, hem sizin ruhunuzu daha özgürleştirir hem de karşınızdaki kişiyle aranızdaki ilişkiyi daha saf tutar. Elbette, bir teşekkür duymak hoşunuza gidebilir, ancak bu bir beklenti haline gelmemelidir. Eğer karşınızdaki kişi teşekkür etmiyorsa, bunu kişisel bir saldırı olarak algılamamak gerekir. Belki de o da sizin kadar düşünceli değildir veya durumu farklı algılıyordur. Önemli olan, sizin iyiliğinizin samimiyetidir. Unutmayın, nezaket ve yardımseverlik, beklentisiz olduğunda en güzel halini alır.
18. İnsanların Söylemediği Şeyleri Varsaymak
Arkadaşlar, iletişimde en büyük sorunlardan biri, karşınızdaki kişinin ne düşündüğünü veya ne demek istediğini tam olarak anlamadan, onun adına konuşmak veya varsayımlarda bulunmaktır. Bu, nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biridir ve yanlış anlaşılmalara, gereksiz gerginliklere yol açabilir. Düşünün ki, biri size bir konu hakkında bir fikir belirtiyor ve siz hemen "Yani sen aslında şunu demek istiyorsun..." diyerek onun sözlerini kendi istediğiniz yöne çekiyorsunuz. Bu, karşınızdaki kişinin ifade özgürlüğünü kısıtlar ve onun gerçek niyetini görmezden gelmenize neden olur. İnsanların söylemediği şeyleri varsaymak, genellikle kendi önyargılarımızdan veya geçmiş deneyimlerimizden kaynaklanır. Ancak bu, karşınızdaki kişinin benzersizliğini ve bireyselliğini hiçe saymaktır. Bunun yerine, karşınızdaki kişinin ne demek istediğini anlamak için soru sormak, "Bu konuda ne düşünüyorsun?", "Bunu biraz daha açıklar mısın?" gibi, çok daha yapıcı ve nazik bir yaklaşımdır. Bu, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi ve onun düşüncelerini önemsediğinizi gösterir. Bu tür bir yaklaşım, iletişimi daha şeffaf hale getirir ve yanlış anlaşılmaların önüne geçer. Unutmayın, nezaket, karşınızdaki kişinin sözlerini dikkatle dinlemek, anlamak ve onun adına konuşmak yerine, ona söz hakkı tanımakla başlar.
19. İnsanların Görüşlerine Saygı Göstermemek
Arkadaşlar, hepimiz farklı görüşlere, farklı fikirlere sahip olabiliriz. Bu, hayatın doğal bir parçasıdır ve aslında toplumu zenginleştiren bir unsurdur. Ancak bazen, özellikle kendimizden farklı bir görüşle karşılaştığımızda, bu görüşe saygı göstermekte zorlanabiliyoruz. Nezaketsiz davranışlardan biri de, insanların görüşlerine saygı duymamak ve onları küçümsemek veya reddetmektir. Düşünün ki, siz bir konu hakkında bir fikir beyan ettiniz ve karşınızdaki kişi bunu hemen "Bu tamamen yanlış", "Böyle bir şey olamaz" gibi kesin ve reddedici ifadelerle karşıladı. Bu, sizi nasıl hissederdi? Muhtemelen kendinizi değersiz ve anlaşılmamış hissederdiniz. Görüşlere saygı göstermemek, karşınızdaki kişinin bireysel kimliğini ve düşünce özgürlüğünü hiçe saymaktır. Herkesin kendi bakış açısını ifade etme hakkı vardır ve bu hakka saygı duymak, nezaketin temelidir. Elbette, bir görüşe katılmayabilirsiniz, ancak bunu yaparken bile, karşınızdaki kişinin ifade biçimine ve düşünce tarzına saygı göstermelisiniz. "Bu konuda senin bakış açını anlıyorum, ancak benim düşüncem biraz daha farklı..." gibi ifadelerle, hem kendi fikrinizi belirtebilir hem de karşınızdaki kişiye saygı duyduğunuzu gösterebilirsiniz. Bu tür bir yaklaşım, daha yapıcı tartışmaların önünü açar ve farklılıklarımızın bir çatışma kaynağı değil, bir zenginlik olmasını sağlar. Unutmayın, nezaket, başkalarının farklılıklarına değer vermek ve onları olduğu gibi kabul etmektir.
20. Sürekli Olarak Başkalarını Eleştirmek veya Şikayet Etmek
Arkadaşlar, hepimiz bazen olumsuz durumlarla karşılaşırız ve bunlardan şikayet edebiliriz. Bu normaldir. Ancak, bazı insanlar bu şikayet etme veya eleştirme halini bir yaşam biçimi haline getirmişlerdir. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar arasında, sürekli olarak başkalarını eleştirmek veya her durumda şikayet etmek de yer alır. Düşünün ki, sürekli olarak birileri sizin yanınıza geliyor ve sadece olumsuzluklardan, sorunlardan bahsediyor, sürekli olarak başkalarını eleştiriyor. Bu durum, zamanla çevrenizdekileri yorar ve onlara negatif bir enerji yayar. Sürekli eleştirmek veya şikayet etmek, genellikle kişinin kendi içsel tatminsizliğinden veya mutsuzluğundan kaynaklanabilir. Ancak bu olumsuzluğu başkalarına yansıtmak, hem sizin hem de çevrenizdekilerin ruh halini olumsuz etkiler. Bu tür bir davranış yerine, sorunlara çözüm odaklı yaklaşmak, olumlu yönleri görmeye çalışmak ve yapıcı geri bildirimlerde bulunmak, çok daha sağlıklı ve nazik bir yaklaşımdır. Elbette, yaşanan olumsuzlukları dile getirmek önemlidir, ancak bunu bir feryat figan haline getirmek yerine, çözüm önerileriyle birlikte sunmak, hem daha yapıcı olur hem de karşınızdaki kişiyi yormaz. Unutmayın, nezaket, etrafımızdaki insanlara pozitif bir enerji yaymak ve zor zamanlarda bile umut ışığı olabilmektir. Sürekli şikayet etmek yerine, çözüm aramak ve olumlu bakış açısını benimsemek, bu nezaketin önemli bir parçasıdır.
21. İnsanları Bekletip Söyleyecek Önemli Bir Şey Olmaması
Arkadaşlar, bazen birilerini bir konu hakkında konuşmak için ararız veya buluşuruz, ama konuşma başladığında aslında anlatacak pek de önemli bir şeyleri olmadığını fark ederiz. Bu durum, nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biridir, çünkü karşınızdaki kişinin zamanını boşa harcamış olursunuz. Düşünün ki, siz yoğun bir gününüzde bir arkadaşınızın aramasını bekliyorsunuz, çünkü önemli bir şey anlatacak. Konuşma başladığında ise, sadece hava durumundan veya önemsiz bir dedikodudan bahsediyor. Bu, karşınızdaki kişinin size olan güvenini sarsar ve gelecekte sizinle konuşma isteğini azaltabilir. İnsanları bekletip söyleyecek önemli bir şey olmaması, genellikle karşıdaki kişiye değer vermemekten veya zamanını küçümsemekten kaynaklanabilir. Eğer birini arıyorsanız veya onunla buluşuyorsanız, gerçekten anlatacak önemli bir konunuzun olduğundan emin olmanız gerekir. Eğer sadece sohbet etmek istiyorsanız, bunu da açıkça belirtmeniz daha nazik bir yaklaşımdır. Örneğin, "Sadece biraz sohbet etmek istedim, müsait misin?" gibi bir giriş, karşınızdaki kişinin ne bekleyeceğini bilmesini sağlar. Bu, hem sizin sorumluluk bilincinizi gösterir hem de karşınızdaki kişinin zamanına saygı duyduğunuzu ifade eder. Unutmayın, nezaket, başkalarının zamanına değer vermek ve onlara karşı dürüst olmaktır. Bekletip de söyleyecek önemli bir şeyin olmaması, bu dürüstlük ilkesine aykırıdır.
22. İnsanlara Yüksek Bir Sesten "Ne Dedin?" Diye Sormak
Arkadaşlar, bazen birini duymayabiliriz veya anlamayabiliriz. Bu normaldir. Ancak bu durumda verdiğimiz tepki, nezaket açısından çok önemlidir. Nezaket kurallarına uymayan davranışlar arasında, birini duymadığımızda yüksek bir tonda ve sorgulayıcı bir şekilde "Ne dedin?" diye sormak yer alır. Bu, karşınızdaki kişiyi sanki bir hata yapmış gibi hissettirebilir veya onu savunmaya itebilir. Düşünsenize, siz bir şey anlatıyorsunuz ve karşınızdaki kişi size ani bir sesle "Ne dedin?" diye bağırıyor. Bu durum, sizi hem korkutabilir hem de rahatsız edebilir. Bunun yerine, daha nazik ve kibar bir şekilde sormak, örneğin "Kusura bakmayın, tam olarak duyamadım, tekrar söyler misiniz?" veya "Biraz daha açık konuşabilir misiniz?" gibi ifadeler kullanmak, çok daha yapıcı ve saygılı bir yaklaşımdır. Bu tür ifadeler, karşınızdaki kişiye sizin onu dinlemek istediğinizi ancak duyamadığınızı veya anlamadığınızı gösterir. Bu, hem iletişimi kolaylaştırır hem de karşınızdaki kişiyi incitmez. Unutmayın, nezaket, iletişimdeki küçük aksaklıklarda bile karşımızdaki kişiye karşı anlayışlı ve nazik olmaktır. Ses tonumuzu ayarlamak ve doğru kelimeleri seçmek, bu anlayışın bir göstergesidir.
23. İnsanların Üzerine Dikkatlice Bakmak
Arkadaşlar, hepimiz bazen merak ederiz, ilgimizi çeken bir şey olabilir. Ancak bu merakın şekli ve ifadesi, nezaket açısından büyük önem taşır. Nezaketsiz davranışlardan biri de, insanların üzerine dik dik, rahatsız edici bir şekilde bakmaktır. Düşünün ki, siz bir yerde oturuyorsunuz ve bir kişi sürekli olarak sizin üzerinize dik dik bakıyor. Bu durum, size nasıl hissettirir? Muhtemelen hem rahatsızlık verir hem de neden bu kadar dikkatle bakıldığını merak etmenize neden olur. Bu tür bir bakış, karşınızdaki kişinin özel alanına bir müdahale olarak algılanabilir ve onu gerginleştirebilir. İnsanların üzerine dik dik bakmak, genellikle karşıdaki kişi tarafından bir tehdit, bir yargılama veya aşırı bir ilgi olarak algılanabilir. Bunun yerine, eğer bir şeye dikkat ediyorsanız, bunu kısa ve nazik bir bakışla ifade etmek, veya eğer gerçekten bir soru sormak istiyorsanız, bunu sözlü olarak yapmak daha uygun olacaktır. Göz temasından kaçınmak da rahatsız edici olabilir, ancak dik dik bakmak da aynı derecede rahatsız edicidir. Önemli olan, dengeli ve doğal bir göz teması kurmaktır. Bu sayede, karşınızdaki kişiyle daha rahat ve güvenli bir iletişim kurabilirsiniz. Unutmayın, nezaket, başkalarının özel alanlarına saygı duymak ve onları rahatsız edecek davranışlardan kaçınmaktır. Gözlerimizi kullanırken de bu prensibe uymak önemlidir.
24. İnsanların Özel Konularına Burnunu Sokmak
Arkadaşlar, hepimiz sosyal varlıklarız ve birbirimizle etkileşim halindeyiz. Ancak bu etkileşimler sırasında, insanların özel hayatlarına veya hassas konularına müdahale etmek, nezaket kurallarına uymayan davranışlardan biridir. Düşünsenize, siz bir arkadaşınızla yüzeysel bir sohbet ediyorsunuz ve o kişi birdenbire sizin özel hayatınızla ilgili çok kişisel sorular sormaya başlıyor veya hakkında konuşmak istemediğiniz bir konuyu gündeme getiriyor. Bu durum, karşınızdaki kişiyi hem savunmaya iter hem de onu rahatsız edebilir. İnsanların özel konularına burnunu sokmak, genellikle merak duygusundan veya bazen de karşıdaki kişiyi daha iyi tanıma isteğinden kaynaklanabilir. Ancak bu, karşınızdaki kişinin sınırlarını zorlamak anlamına gelir. Bir konu hakkında konuşmak istemediğini belli eden bir işareti gördüğünüzde, bu işarete saygı duymak ve konuyu değiştirmek en nazik davranıştır. Eğer bir konu hakkında konuşmak istiyorsanız, bunu nazikçe sormak ve eğer karşınızdaki kişi rahat değilse ısrarcı olmamak önemlidir. Bu, karşınızdaki kişiye olan saygınızı ve onun duygusal ihtiyaçlarına olan duyarlılığınızı gösterir. Unutmayın, nezaket, başkalarının mahremiyetine saygı duymak ve onları rahatsız edecek konulardan kaçınmaktır.
25. İnsanları Sürekli Olarak Bir Şey Yapmaya Zorlamak
Arkadaşlar, hepimiz bazen bir arkadaşımızdan, aile üyemizden veya iş arkadaşımızdan bir şey yapmasını isteriz. Bu normaldir. Ancak bu istekleri, karşıdaki kişiyi sürekli olarak bir şey yapmaya zorlamak şeklinde ifade etmek, nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biridir. Düşünün ki, siz birinden sürekli olarak bir konuda ısrarcı oluyorsunuz, "Yapmalısın", "Mutlaka yapmalısın" gibi ifadelerle onu baskı altına alıyorsunuz. Bu durum, karşınızdaki kişiyi hem bunaltır hem de onun özgür iradesini hiçe sayar. İnsanları sürekli bir şey yapmaya zorlamak, genellikle kendi isteklerimizin veya beklentilerimizin başkaları üzerinde baskı kurmasına neden olur. Ancak bu, sağlıklı bir ilişki dinamiği değildir. Bunun yerine, isteğinizi nazikçe dile getirmek, neden önemli olduğunu açıklamak ve karşıdaki kişinin de kendi kararlarını verme hakkına saygı duymak, çok daha yapıcı bir yaklaşımdır. Örneğin, "Bu projede senin yardımın benim için çok değerli olur, bu konuda bana destek olabilir misin?" gibi bir ifade, karşınızdaki kişiye seçenek sunduğu için daha naziktir. Eğer kişi istemiyorsa veya yapamıyorsa, bunu kabul etmek ve zorlamamak önemlidir. Unutmayın, nezaket, başkalarının kararlarına saygı duymak ve onları baskı altına almadan isteklerinizi dile getirmektir. Bu sayede, hem kendi isteklerinizi daha yapıcı bir şekilde ifade edebilir hem de karşınızdaki kişiyle olan ilişkinizi güçlendirebilirsiniz.
26. İnsanları Sürekli Olarak Bölmek ve Kendini Ön Plana Çıkarmak
Arkadaşlar, bazen sohbetlerde kendimizi kaptırırız ve konuşma sırasında sürekli olarak başkalarını böler, konuyu kendimize getiririz. Bu durum, nezaketsiz davranışlardan biridir ve karşınızdaki kişinin kendisini önemsiz hissetmesine neden olur. Düşünün ki, siz bir arkadaşınıza gününüzün nasıl geçtiğini anlatıyorsunuz ve o kişi sürekli olarak kendi hayatından bahsediyor, sizin anlattıklarınızı dinlemeden kendi hikayelerine dönüyor. Bu, sizin anlattıklarınızın ilgi çekici olmadığını veya onun için önemli olmadığını düşündürmesi anlamına gelebilir. İnsanları sürekli bölmek ve kendini ön plana çıkarmak, genellikle kişinin kendi merkezci düşünce yapısından kaynaklanır. Ancak bu, iyi bir dinleyici olmanın ve karşılıklı etkileşim kurmanın temel prensiplerine aykırıdır. İyi bir iletişim, sadece konuşmaktan ibaret değildir; aynı zamanda dinlemek, anlamak ve karşınızdaki kişiye alan tanımaktır. Bunun yerine, karşınızdaki kişinin anlattıklarını sabırla dinlemek, ona sorular sormak ve sohbeti ortak bir zeminde tutmak, çok daha yapıcı ve nazik bir yaklaşımdır. Bu, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi ve onunla kurduğunuz ilişkinin sizin için önemli olduğunu gösterir. Unutmayın, nezaket, sohbetlerde sadece konuşmak değil, aynı zamanda dinlemek ve karşınızdaki kişiye de kendini ifade etme fırsatı vermektir.
27. İnsanların Başarılarını Küçümsemek veya Önemsizleştirmek
Arkadaşlar, hepimiz hayatımızda başarılar elde ederiz. Bu başarılar küçük veya büyük olabilir, ancak hepsi bizim için değerlidir. Ancak bazen, çevremizdeki insanlar bu başarılarımızı küçümseyebilir veya önemsizleştirebilir. Bu durum, nezaket kurallarına uymayan davranışlardan biridir ve kişiyi derinden incitebilir. Düşünün ki, siz uzun süren bir çabanın sonunda önemli bir başarı elde ettiniz ve bir arkadaşınız yanınıza gelip "Aaa, bu mu yani? Ben daha iyisini bekliyordum" veya "Zaten herkes bunu yapabiliyor" gibi ifadelerle başarınızı hiçe saydı. Bu, sizi nasıl hissederdi? Muhtemelen hayal kırıklığına uğrar ve kendinizi değersiz hissedersiniz. İnsanların başarılarını küçümsemek veya önemsizleştirmek, genellikle karşıdaki kişinin kendi güvensizliklerinden veya kıskançlığından kaynaklanabilir. Ancak bu, nezaketin temel ilkelerine aykırıdır. Birinin başarısını takdir etmek, onu kutlamak ve ona destek olmak, çok daha yapıcı ve nazik bir yaklaşımdır. Bu, karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi ve onun mutluluğunu önemsediğinizi gösterir. Bu tür olumlu geri bildirimler, insanların motivasyonunu artırır ve daha büyük başarılara ulaşmalarına yardımcı olur. Unutmayın, nezaket, başkalarının başarılarına değer vermek, onları kutlamak ve onlara destek olmaktır.
28. İnsanlara Yetersiz Bir Geri Bildirimle Geçiştirmek
Arkadaşlar, hepimiz zaman zaman birilerinden geri bildirim alırız. Bu geri bildirimler, gelişimimiz için çok önemlidir. Ancak bazen, aldığımız geri bildirimler o kadar yetersiz ve geçiştirici olur ki, bize hiçbir fayda sağlamaz. Bu durum, nezaketsiz davranışlardan biridir, çünkü karşınızdaki kişinin size değer verdiğini hissetmesini engeller. Düşün ki, siz bir proje üzerinde çok çalıştınız ve patronunuza sundunuz. Patronunuz ise sadece "Tamam, güzel olmuş" diyerek geçiştirdi. Bu, size nasıl hissederdi? Muhtemelen hem hayal kırıklığına uğrar hem de daha iyi ne yapabileceğinizi merak ederdiniz. Yetersiz bir geri bildirimle geçiştirmek, karşınızdaki kişiye yeterince ilgi göstermediğinizi veya onun gelişimini umursamadığınızı gösterir. Bunun yerine, yapıcı ve detaylı bir geri bildirimde bulunmak, örneğin, "Şu nokta çok iyi olmuş, ancak şu kısımda biraz daha geliştirilebilir" gibi, hem daha faydalı olur hem de karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi gösterir. Bu tür bir geri bildirim, karşınızdaki kişinin neyi doğru yaptığını ve neleri geliştirmesi gerektiğini anlamasına yardımcı olur. Unutmayın, nezaket, geri bildirim verirken dürüst, yapıcı ve detaylı olmaktır. Bu sayede, hem karşınızdaki kişinin gelişimine katkıda bulunursunuz hem de ona değer verdiğinizi gösterirsiniz.
29. İnsanların Konuşmalarını Kesip Konuyu Başka Yere Çekmek
Arkadaşlar, bir önceki maddede söz kesmekten bahsetmiştik. Bu madde ise, daha spesifik bir durum olan, birinin konuşmasını kesip konuyu tamamen başka bir yöne çekme eğilimini ele alıyor. Bu durum, nezaket kurallarına aykırı davranışlardan biridir ve karşınızdaki kişiyi hem şaşırtır hem de rahatsız eder. Düşünün ki, siz bir arkadaşınızla bir konu hakkında derin bir sohbet içindesiniz ve birdenbire o kişi konuyu tamamen değiştirip bambaşka bir şeyden bahsetmeye başlıyor. Bu, sizin anlattıklarınızın önemsiz olduğunu veya sohbetin akışının kontrolünü kaybettiğini düşündürebilir. İnsanların konuşmalarını kesip konuyu başka yere çekmek, genellikle kişinin kendi gündemini veya ilgilerini önceliklendirmesinden kaynaklanabilir. Ancak bu, karşınızdaki kişinin sizinle kurduğu iletişimi değersizleştirmektir. Bunun yerine, karşınızdaki kişinin anlattığı konuya ilgi göstermek, sorular sormak ve sohbeti doğal akışında ilerletmek, çok daha yapıcı ve nazik bir yaklaşımdır. Eğer gerçekten bir konuya geçmek istiyorsanız, bunu kibarca bir geçişle yapabilirsiniz, örneğin, "Söylediklerin üzerine düşündüğümde aklıma gelen başka bir konu var, onu da konuşabilir miyiz?" gibi. Bu, karşınızdaki kişiye alan tanır ve onunla daha saygılı bir iletişim kurmanızı sağlar. Unutmayın, nezaket, karşınızdaki kişinin anlattığı konuya değer vermek ve sohbetin akışını doğal bir şekilde yönlendirmektir.
30. Geri Bildirimleri Kişisel Algılamak ve Savunmaya Geçmek
Arkadaşlar, hayat bir öğrenme sürecidir ve bu süreçte geri bildirim almak kaçınılmazdır. Ancak bazen, aldığımız geri bildirimleri kişisel algılayıp savunmaya geçme eğiliminde olabiliriz. Bu durum, nezaketsiz davranışlardan biridir, çünkü gelişimimize engel olur ve karşımızdaki kişiyle olan ilişkimizi zedeler. Düşünün ki, bir arkadaşınız size yapıcı bir eleştiri getiriyor ve siz hemen "Sen zaten hep böyle yapıyorsun", "Benim ne kadar uğraştığımı bilmiyorsun" gibi savunmacı ifadelerle ona saldırıyorsunuz. Bu, karşınızdaki kişinin bir daha size dürüst geri bildirim vermesini engelleyebilir ve sizi gelişim fırsatlarından mahrum bırakabilir. Geri bildirimleri kişisel algılamak ve savunmaya geçmek, genellikle kişinin kendi güvensizliklerinden veya özgüven eksikliğinden kaynaklanabilir. Ancak bu, öğrenmeye ve gelişmeye açık olmanın temel prensiplerine aykırıdır. Bunun yerine, geri bildirimleri birer gelişim fırsatı olarak görmek, teşekkür etmek ve neyi daha iyi yapabileceğinizi anlamaya çalışmak, çok daha yapıcı ve nazik bir yaklaşımdır. Örneğin, "Geri bildiriminiz için teşekkür ederim, bu konuda daha fazla ne yapabilirim?" gibi bir soru sormak, hem karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi gösterir hem de gelişim isteğinizi ortaya koyar. Unutmayın, nezaket, eleştiriye açık olmak, onu kişisel algılamadan öğrenmeye çalışmak ve gelişim için bir fırsat olarak görmekle başlar.
Sonuç
Arkadaşlar, bugün sizlerle birlikte tam 30 tane, günlük hayatta karşılaştığımız veya karşılaşabileceğimiz, nezaket kurallarına uymayan davranış örneğini inceledik. Gördüğünüz gibi, nezaketsizlik bazen küçük bir dikkatsizlikten, bazen de farkında olmadan yapılan bir hatadan kaynaklanabiliyor. Ancak önemli olan, bu davranışların farkında olmak ve kendimizi geliştirmeye çalışmaktır. Unutmayın, küçük bir nezaket hareketi bile, hem kendi ruh halimizi hem de çevremizdekilerin hayatını olumlu yönde etkileyebilir. Bu listedeki her bir madde, aslında birbirimize karşı daha duyarlı, daha anlayışlı ve daha saygılı olmamız için bir hatırlatmadır. Nezaket sadece bir görgü kuralı değil, aynı zamanda bir iletişim biçimi, bir yaşam felsefesidir. Bu prensipleri benimseyerek, hem kendi hayatımızı hem de çevremizdeki dünyanın daha yaşanabilir bir yer olmasını sağlayabiliriz. Unutmayın, en büyük sihir, en basit nezaket sözcüklerinde gizlidir.