Nimetlere Şükretmek: Ayatul Karim'den Ayetler

by Admin 46 views
Nimetlere Şükretmek: Ayatul Karim'den Ayetler

Selamünaleyküm sevgili okuyucular! Bugün hep birlikte hayatımızın en önemli ve belki de en çok unuttuğumuz konularından birine, şükre dalacağız. Kuran-ı Kerim'de Allah (cc) bize sayısız nimetler bahşetmiş ve bu nimetler karşısında O'na nasıl teşekkür edeceğimizi de öğretmiş. Bu yazımızda, Kuran-ı Kerim'deki bazı ayetleri inceleyerek, şükrün ne kadar büyük bir ibadet olduğunu ve hayatımıza nasıl anlam kattığını keşfedeceğiz. Hazırsanız, bu manevi yolculuğa başlayalım!

Allah'ın (cc) Nimetleri ve Şükrün Önemi

Arkadaşlar, düşünsenize, her nefes alıp verişimiz, kalbimizin atışı, etrafımızdaki güzellikler... Bunların hepsi Allah'ın (cc) bize birer nimeti. O kadar çok nimet var ki, saymakla bitiremeyiz. Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz, bu nimetleri hatırlatır ve karşılığında bizden şükretmemizi ister. Şükretmek sadece dilimizle 'elhamdulillah' demek değil elbette; bu, aynı zamanda kalbimizle de Allah'ın (cc) büyüklüğünü idrak etmek, O'nun bize verdiklerinin kıymetini bilmek ve bu nimetleri O'nun razı olacağı şekilde kullanmaktır. Şükreden bir kul olmak, Allah'a (cc) olan bağlılığımızın en güzel göstergelerinden biridir. Kuran-ı Kerim'de pek çok ayet, şükrün önemine vurgu yapar. Mesela, Bakara Suresi'nin 152. ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur: "Öyleyse siz beni zikredin, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve bana küfretmeyin." Bu ayet, şükrün Allah'ı (cc) anmakla ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor. Eğer biz O'nu anarsak, O da bizi anacaktır. Ve en önemlisi, bize verdiği nimetlere şükrettiğimizde, Allah (cc) da bizi daha çok anacak, bize daha fazla nimet verecektir. Bu, karşılıklı bir sevgi ve minnet ifadesidir. Düşünün ki bir dostunuz size sürekli iyilik yapıyor, sizin için fedakarlıklar yapıyor; siz de ona karşı minnettar kalıp teşekkür etseniz, bu dostluğunuz daha da güçlenmez mi? İşte Allah (cc) ile olan ilişkimiz de böyledir. Şükretmek, bize verilenlerin artmasına vesile olduğu gibi, aynı zamanda bizi kötülüklerden de korur. Nahl Suresi'nin 11. ayetinde ise şöyle buyrulur: "Onlarla sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve daha nice ürünler bitirir. Elbette bunda, düşünebilen bir topluluk için bir ibret vardır." Rabbimiz, bize sunduğu bu bereketli topraklara, bitkilere dikkat çekerek, bunların O'nun kudretinin bir göstergesi olduğunu vurgular. Ve bu nimetlere karşı şükretmek, O'nun bize olan lütfunu daha da artırır. Şükür, sadece maddi nimetler için değil; manevi nimetler için de geçerlidir. Sağlık, huzur, iman, aile, dostluk... Hepsi paha biçilmez hediyelerdir. Bu hediyelerin farkında olmak ve her an Rabbimize hamd etmek, bizleri daha iyi müminler yapar. Unutmayalım ki, şükredenler için Allah'ın (cc) mükafatı büyüktür. İbrahim Suresi'nin 7. ayetinde ise Rabbimiz şöyle der: "Ve Rabbiniz şöyle bildirmişti: Andolsun, eğer şükrederseniz, elbette size (nimetlerimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, şüphe yok ki azâbım çok şiddetlidir." Bu ayet, şükrün hem bir artış sebebi hem de nankörlüğün ise bir azap sebebi olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu nedenle, her anımızı, her saniyemizi Rabbimizin nimetleriyle dolu olduğunu bilerek geçirmeli ve dilimizden şükür kelimesini düşürmemeliyiz. Şükür, bir yaşam biçimidir, bir kulluk vazifesidir ve bizleri Allah'a (cc) daha da yakınlaştıran en güzel yollardan biridir.

Kuran-ı Kerim'de Şükürle İlgili Ayetler ve Tefsirleri

Değerli dostlar, Kuran-ı Kerim'de şükür konusuna değinen pek çok ayet-i kerime bulunuyor. Gelin bunlardan birkaçını birlikte inceleyelim ve Rabbimizin bizlere ne anlatmak istediğini daha iyi anlayalım. En'am Suresi, 6. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Oysa onlar bu (helak olanların) yerlerine gelmişlerdi. Yeryüzünde size verdiğimiz imkanları onlara vermiştik. Gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Ama günahları yüzünden onları helak ettik. Ve onlardan sonra başka bir nesil var ettik." Bu ayet, geçmişte yaşamış ve Allah'ın (cc) verdiği nimetlere nankörlük ederek helak olmuş toplumlardan bahsediyor. Rabbimiz, bize verdiği imkanların, yeryüzündeki bolluğun, gökten inen bereketli yağmurların ne kadar büyük lütuflar olduğunu hatırlatıyor. Eğer biz de bu nimetlere karşı şükretmezsek, geçmişin hatalarına düşebiliriz. Bu yüzden, her zaman şükretmeyi bir görev bilmeliyiz. A'raf Suresi, 10. ayette ise Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Andolsun ki, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size (geçim) vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" Bu ayet, Rabbimizin bize sunduğu imkanlara rağmen ne kadar az şükrettiğimizi çarpıcı bir şekilde dile getiriyor. Düşünün, Rabbimiz bize bu dünyada yaşayabileceğimiz bir yer hazırlamış, bize rızık kapıları açmış, ama bizler bu nimetlerin çoğu zaman farkında bile olmuyoruz. Bu ayet, adeta bir uyarı niteliğinde. Şükür, sadece bir eylem değil, aynı zamanda bir bilinç durumudur. Rabbimizin bize verdiği her şeyi O'nun lütfu olarak görmek ve buna göre davranmak gerekir. Yunus Suresi'nin 5. ve 6. ayetlerinde ise şöyle buyruluyor: "Güneşi bir ışık, Ay'ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesâbı bilmeniz için Ay'a / yörüngelere evreler veren Allah'tır. Allah, bunları (boş yere değil) ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için âyetlerini (delillerini) ayrı ayrı açıklar. Gece ile gündüzün art arda gelmesinde ve Allah'ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, O'na karşı gelmekten sakınan bir topluluk için elbette nice deliller vardır." Bu ayetler, kainattaki her detayın Rabbimizin birer mucizesi olduğunu ve bunların hepsinin birer ibret vesikası olduğunu anlatıyor. Güneşin ışığı, Ay'ın nuru, mevsimlerin değişimi, gece-gündüz döngüsü... Hepsi Allah'ın (cc) muazzam yaratılışının birer göstergesi. Bu düzenli ve hassas yaratılış karşısında şükretmemek mümkün mü? Rabbimiz, bizden bu delilleri düşünüp anlamamızı ve O'na olan şükrümüzü artırmamızı istiyor. Fatır Suresi, 3. ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran başka bir yaratıcı mı var? O'ndan başka ilâh yoktur. Nasıl olur da (haktan) çevriliyorsunuz?" Bu ayet, Allah'ın (cc) bize sunduğu rızkın kaynağının sadece O olduğunu vurguluyor. Bize hem gökten yağmurla hem de yerden bitkilerle rızık veren O'dur. Bu kadar açık bir hakikat karşısında başka ilahlara yönelmek akıl kârı mı? Elbette değil. Bu ayet, bizleri düşünmeye ve sadece Rabbimize şükretmeye davet ediyor. Kısacası, Kuran-ı Kerim'deki bu ayetler, bizlere şükrün sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olması gerektiğini hatırlatıyor. Her nimete, her güzelliğe karşılık Rabbimize hamd etmek, O'nun bizlere olan sevgisini ve lütfunu daha da artıracaktır.

Günlük Hayatta Şükrü Yaşamak

Sevgili kardeşlerim, Kuran-ı Kerim'deki ayetleri okuduk, şükrün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. Peki, bu şükrü günlük hayatımıza nasıl entegre edebiliriz? İşte size birkaç pratik öneri:

  • Sabahları Uyanınca Hamdetmek: Her sabah uyandığınızda, gözlerinizi açtığınız ilk anda, derin bir nefes alın ve Rabbimize hamdedin. Sağlık, akıl, yeni bir gün... Bunlar paha biçilmez nimetler. "Elhamdülillahillezi ahyana ba'dema ematana ve ileyhi'n-nüşur" duası bu konuda harika bir başlangıç olabilir. Bu dua, 'Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamdolsun. Ve dönüş O'nadır' anlamına gelir. Her sabah, yeniden hayata başlamanın ve bu nimetin farkında olmanın bir hatırlatıcısıdır.
  • Yemeklerden Önce ve Sonra Şükretmek: Yediğimiz her lokma, içtiğimiz her yudum Allah'ın (cc) bize bir ikramıdır. Yemeğe başlarken "Bismillah" demek ve bitince "Elhamdülillah" demek, bu nimetin farkında olduğumuzu gösterir. Sofradan kalktıktan sonra da Rabbimize şükretmek, verilen nimetlerin bereketini artırır ve bizi daha da mütevazı kılar.
  • Zorluklar Karşısında Bile Şükretmeyi Bilmek: Hayat her zaman güllük gülistanlık olmayabilir, hepimizin başına çeşitli zorluklar gelebilir. Ancak unutmayalım ki, her zorluğun içinde de bir hayır ve bir hikmet vardır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Müminin durumu ne hoştur! Her işi kendisi için hayırdır. Bu durum, ancak mümin için geçerlidir. Sevinirse şükreder, bu hayrı olur. Eğer üzülürse sabreder, bu da hayrı olur." (Müslim, Zühd 7-8). Bu hadis, zorluklar karşısında bile sabrederek şükretmenin aslında bizim için ne kadar hayırlı olduğunu gösteriyor. Belki de o zorluk, bizi daha büyük bir beladan koruyordur ya da bize yeni bir ders veriyordur.
  • Namazları Vaktinde Kılmak ve Huzur İçinde İbadet Etmek: Namaz, Allah'a (cc) şükran borcumuzu ödemenin en önemli yollarından biridir. Her rekatta, her secde de Rabbimize olan minnetimizi ifade ederiz. Namazı huşu içinde, yani Allah'ın (cc) huzurunda olduğumuzun bilinciyle kılmak, şükrümüzü daha da anlamlı kılar.
  • İnsanlara Karşı Müteşekkir Olmak: Allah'ın (cc) nimetleri sadece bize verilen maddi şeyler değil, aynı zamanda bize yardım eden, iyilikte bulunan insanlardır. Birisi bize yardım ettiğinde, ona teşekkür etmek, aslında Allah'ın (cc) bize o vesileyle ulaşan nimetine teşekkür etmek demektir. Bu, toplumsal ilişkilerimizi de güçlendirir.
  • Her Anı Değerlendirmek: Hayat bir nefeslik. Bu kısa ömrümüzde, Rabbimizin bize sunduğu her fırsatı, her güzelliği fark edip şükretmek, hayatımıza anlam katar. Elimizdeki imkanları, sağlığımızı, sevdiklerimizi, inancımızı... Hepsi birer şükür sebebidir. Unutmayalım, "Az şükreden kullarım vardı." (Sebe 34:13) ayeti bize hatırlatır ki, az şükredenlerden olmayalım.

Şükretmek, bir alışkanlıktır. Tıpkı nefes almak gibi, otomatikleşmesi gereken bir davranış biçimidir. Başlangıçta belki biraz çaba gerektirebilir ama zamanla kalbimize yerleşecek ve hayatımızın ayrılmaz bir parçası olacaktır. Bu güzel ahlakı kuşanmak, hem bu dünyada hem de ahirette bizlere nice güzellikleri beraberinde getirecektir. Rabbim hepimizi şükredenlerden eylesin, amin!

Sonuç: Şükürle Dolu Bir Hayat

Evet arkadaşlar, bugün Kuran-ı Kerim ışığında şükrün önemini, ayetlerdeki derin anlamları ve günlük hayatta şükrü nasıl yaşayabileceğimizi konuştuk. Gördük ki, şükür, sadece dilimizle söylediğimiz bir sözden çok daha fazlası. O, bir kalp hali, bir bilinç durumu ve bir yaşam biçimidir. Allah'ın (cc) bize bahşettiği sayısız nimeti fark etmek, onların kıymetini bilmek ve bu nimetlere karşılık Rabbimize minnet ve şükran duymak, bizleri O'na daha da yakınlaştırır. İbrahim Suresi'nin 7. ayetinde Rabbimiz ne güzel buyuruyor: "Andolsun, eğer şükrederseniz, elbette size (nimetlerimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, şüphe yok ki azâbım çok şiddetlidir." Bu ayet, şükredenlerin mükafatının ne denli büyük olduğunu ve nankörlüğün ise ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Rabbimiz, bize verdiği her şeyi birer emanet olarak bilmeli ve bu emanetlere sahip çıkmalıyız. Sağlığımız, malımız, evladımız, imanımız... Hepsi O'nun bize bir lütfudur. Bu lütuflar karşısında nankörlük etmek yerine, şükretmeyi tercih etmeliyiz. Şükür, aynı zamanda bizi sabırlı kılar. Zorluklar karşısında bile Rabbimizin bir hikmeti olduğuna inanır ve sabredersek, bu sabrımızın da karşılığını fazlasıyla alırız. Nahl Suresi'nin 111. ayeti de bizlere "O gün herkes kendi hesabına çalışır, herkese de kazandığının karşılığı eksiksiz verilir ve onlara haksızlık edilmez." diyerek, kendi çabamızın ve sabrımızın karşılığını alacağımızı müjdeler. Hayatımızın her anında, attığımız her adımda, aldığımız her nefeste Rabbimizin nimetlerini hatırlayarak O'na hamdetmek, bizleri hem bu dünyada huzurlu ve mutlu kılar hem de ahirette bizler için en güzel mükafatların kapısını aralar. Unutmayalım ki, şükür bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığı kazanmak için çaba göstermeliyiz. Sabah uyanınca, yemek yerken, bir işi başardığımızda, hatta zor bir durumla karşılaştığımızda bile 'Elhamdülillah' diyebilmek, bizleri Allah'a (cc) daha da yakınlaştıracaktır. Rabbim, hepimizi dilinden şükrü düşürmeyen, kalbi minnetle dolu kullarından eylesin. Şükrü bir yaşam biçimi haline getirerek O'nun rızasını kazanmayı nasip etsin. Amin.